Çağrı merkezimiz 22:00’a kadar açık!

Ege Bölgesi, Türkiye'nin tarihi ve doğal güzelliklerle süslü kentleriyle meşhurdur. Bu eşsiz yerlerden biri olan Milas, tarihin derinlikleriyle doğanın büyüsünün kucaklaştığı bir cennettir. Hem tarihî zenginlikleri hem de doğal güzellikleriyle göz alıcı bir şehir olan Milas, ziyaretçilerini kendine çekmekte üstün bir başarı gösteriyor. Milas, tarih ve doğa tutkunlarını cezbeden birçok eşsiz noktaya ev sahipliği yapmaktadır. Antik kentlerden mistik manastırlara, tarihi anıt mezarlardan deniz kıyısındaki liman kasabalarına kadar Milas, zengin bir kültürel miras ve doğal güzelliklerle donatılmış bir cennet sunar. Bu yazıda, Milas'ın büyüleyici atmosferini ve keşfedilmeyi bekleyen en etkileyici yerlerini keşfetmek için sizleri bekleyen bir yolculuğa çıkacağız. Bu şehirde keşfedilmeyi bekleyen birbirinden etkileyici noktalar bulunuyor. İşte Milas'ın büyüsüne kapılmanızı sağlayacak, en etkileyici ve görülmeye değer yerlerinden bazılarını inceleyebilirsiniz.

Euromos Antik Kenti

Görkemli Zeus Tapınağı'nın ayakta kalan kalıntıları, antik dönemin ihtişamını hala yansıtırken, diğer yapılar zamanın etkisiyle aşınmış olsa da, Euromos hala o büyülü dönemi taşıyor. Antik dönemin ruhunu hissettiren bu kent, sadece taşların ve yapıların ötesine geçerek tarihi bir deneyim sunuyor.

Euromos Antik Kenti, sadece mimari yapılarla değil, aynı zamanda tarihi detaylarla da doludur. Bu detaylar arasında Mylasa'nın tarih sahnesindeki egemenliği ve Bafa-Herakleia ile olan rekabet gibi önemli hikayeler yer alır. Tüm bu ayrıntılar, ziyaretçilere Milas'ın tarihini daha yakından keşfetme ve geçmişin izlerini sürme fırsatı sunar. Euromos Antik Kenti'nin tarihinde, Attika-Delos deniz birliğinin üyesi olduğu dönemden Büyük İskender'in fethine, Makedonya, Mısır ve Suriye krallarının el değiştirmesine, Roma İmparatorluk Çağı'ndan Bizans Dönemi'ne kadar pek çok önemli aşama vardır.

Iasos Antik Kenti

Denizin hayat verdiği kentlerden biri olarak, Iasos Antik Kenti Milas'ın Kıyıkışlacık Mahallesi'nde konumlanmıştır. Antik dönemde Karya bölgesinin önemli bir liman kenti olan Iassos, deniz ticareti ve yaşamın merkezi olarak varlığını sürdürmüştür. Bu antik kente ait buluntular, tarihi M.Ö 3000 yılına kadar uzanmaktadır. Bu, kentin köklü tarihini ve geçmişin izlerini taşıyan bir hazine olduğunu gösterir. 

Iasos Antik Kenti, sahip olduğu mimari yapılar ve arkeolojik kalıntılarla antik dünyanın ticaret ve kültürel merkezlerinden birini yansıtır. Denizin etkisiyle şekillenen bu yerleşim, tarihinin her aşamasını korumayı başarmıştır. Iasos Antik Kenti, tarih ve denizle iç içe geçmiş bir hikayeyi anlatırken ziyaretçilere geçmişin büyüleyici atmosferini sunar.

Hekatomnos Anıt Mezarı ve Kutsal Alanı

Hekatomnos Anıt Mezarı ve Kutsal Alanı, Anadolu'nun güneybatısında yer alan Karya Bölgesi'nin en önemli kentlerinden biri olan Muğla İli'nin Milas İlçesi'nde yer almaktadır. Bu anıt mezar ve kutsal alan, Temenos Duvarı, Menandros Onur Sütunu, Podyum ve Mezar'dan (Taşıyıcı Oda, Mezar Odası, Lahit ve Dromos) oluşmaktadır. Bu yapılar, antik dönemdeki büyük bir hükümdarın ve ailesinin anısını yaşatma amacıyla inşa edilmiş muazzam bir komplekstir. Antik dünyanın yedi harikasından biri sayılan Halikarnas Mozolesi'nin (Halicarnassus Mausoleum) daha erken bir dönemde inşa edilmiş ve aynı boyutlarda olan Hekatomnos Anıt Mezarı, Mausolus'un babasına aittir. Hekatomnos Anıt Mezarı ve Kutsal Alanı, ziyaretçilerini antik dönemin büyüleyici atmosferine ve sanatsal zenginliğine götüren bir yolculuk sunmaktadır.

Beçin Kalesi

Milas'ın tarihi ve mimari zenginliklerinden biri olan Beçin Kalesi, geçmişe ışık tutuyor. Antik dönemden günümüze uzanan bu kale, etkileyici atmosferiyle ziyaretçilerini büyülü bir zaman yolculuğuna çıkarıyor. Şehrin manzarasını kuşbakışı gören bu kale, Milas'ın tarihsel ve coğrafi önemini daha iyi anlama fırsatı sunuyor. Beçin Kalesi, Beçin Antik Şehri içerisinde yer alan önemli bir yapıdır. Bu kalenin geçmişte hapishane olarak kullanıldığına dair ifadeler bulunmaktadır. Menteşeoğulları'nın Beçin şehrini başkent olarak ilan etmesiyle bu topraklar Osmanlı Devleti'ne katılmıştır. Beçin ören yerindeki kalıntıların büyük bir kısmı Türk dönemine aittir. Bu antik kentteki hızlı gelişme, zengin bir arkeolojik mirasın varlığını gösteriyor.

Kapıkırı Köyü ve Herakleia Antik Kenti

Kapıkırı Köyü ve Herakleia Antik Kenti, üç tarafı dağlarla çevrili olan bu antik kentin dünyaya açılan kapısı, bir zamanlar limanı olarak hizmet vermiş. Deniz ticaretine yönelik olarak kurulan bu liman kenti, MÖ 8. yüzyılda Karya Satrabı Mausolos'un öncülüğünde başlamış ve zaman içinde İskender'in Asya seferi sonucu İskender ve daha sonra Seleukos İmparatorluğu'nun egemenliği altına girmiştir. Bu dönemde deniz ticareti sayesinde büyük bir gelişme göstermiştir. Kapıkırı Köyü ve Herakleia, tarihinin çeşitli evrelerinde farklı egemenliklere sahne olmuş ve bu süreçte liman kenti olarak önemli bir rol üstlenmiştir. Kapıkırı Köyü ve Herakleia Antik Kenti, tarih meraklılarına ve antik dönemin izlerini sürmek isteyenlere unutulmaz bir deneyim sunuyor. Bu alanlar, hem antik ticaretin hem de kültürel değişimin izlerini taşıyan bir arkeolojik hazine olarak ziyaretçilerini bekliyor.

Belen Camii

Milas'ın tarih kokan dokusunu yansıtan Belen Camii, özellikle 14. yüzyıla ilgi duyanların uğraması gereken bir mekan. Hisarbaşı Tepesi’nde bulunan bu cami adını ‘tepe, yüksek yer’ anlamına gelen ‘Belen’ sözcüğünden alır. Ahşap tavanı taşıyan sütunlar ve işlemeli sütun başlıklarıyla süslenmiş camii, tarihi atmosferiyle sizi sarmalayacak.14. yy izleriyle dolu Belen Camii, Milas'ın zengin tarihini ziyaretçilere aktarıyor. Bu camii, sadece ibadet yeri olmanın ötesinde, döneme ait detayları koruyarak günümüze taşıyan önemli bir yapı. Camiinin içinde yürüdüğünüzde, tarihin izlerini sürerek geçmişe yolculuk yapma hissini yaşayacaksınız.

Yediler Manastırı

Milas'ın doğal güzelliklerinden biri olan Yediler Manastırı, muhteşem bir doğaya sahip Bafa Gölü'nü gören konumuyla dikkat çekiyor. Ancak bu etkileyici manzaraya ulaşmak için oldukça zorlu bir yolculuk gerekiyor. Ancak emin olun, bu yolculuk kesinlikle görülmeye değer. Yol boyunca ilerlerken kuş sesleri size eşlik edecek, hatta şanslıysanız yanınızdan zıplayarak geçen sincapları da görebilirsiniz. Manastırı bulmanızı sağlayan işaretler olsa da, bu tür bir geziye pek aşina değilseniz köyden bir rehber kiralayarak yolculuğunuzu daha keyifli hale getirebilirsiniz. Yol oldukça zorlu ve kondisyon gerektiriyor, bu yüzden yanınıza bol bol su ve atıştırmalıklar almanızı tavsiye ederiz. Doğanın sessiz sığlığı içinde bu manastırı ziyaret etmek, hem ruhen dinlenmek isteyenlere hem de doğanın güzelliklerini deneyimlemek isteyenlere unutulmaz bir deneyim sunuyor.

En Son Eklenen İçerikler
Tümünü göster Tümü